Artvin HAVA DURUMU
BİZE ULAŞIN (0532) 395 42 98

Bizden Haberler

KUTLU-DER

BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZ HATIRLANSIN DİYE

- +

2011 Yılı Kutlu Köyü Kale ve Yayla Festivali etkinlikleri nedeniyle welat (atatepe) festival alanında Ankara da Tanıdığımız Ardanuç lu Araştırmacı yazar sevgili arkadaşımız Rasim Yılmaz ı karşımızda görünce çok şaşırmıştık. Etkinlik alanı içerisinde yapmamız gerekli olan festival akış programından sonra Rasim yılmazı alan içerisinde aradım biraz uğraşımdan sonra baktım elinde mikrofon hazine bulmuşçasına köylülerimizle ve gelen misafirlerimizle kaynaşmış heyecanla  röportaj yapıyor.

 Festival etkinliği bittikten sonra herkes gitti biz alanı topladık köye döndüğümüzde Rasim kardeşimizin hala köyde olduğunu öğrendik. Bana yayınlamak üzere bir şeyler yazar mısın dedi. Bende olduğu gibi şu yazıyı kaleme almıştım.

Yazım aynen şöyledir.

 

Sevgili Rasim hoca,

Tüm Artvin ili ve çevresi gibi bizlerde yıllar önce bir lokma ekmek için yerimizi yurdumuzu terk ederek, Büyükşehirlere göç edenlerdeniz. Gençlik yıllarında geçim sıkıntısı nedeniyle geride bıraktığımız gelenek görenek , yer,  yurt, arazi, tabiat,  doğa gibi şeylerin üzerindeki tamiri tadilatı mümkün olmayan tahribatları gün geçtikçe içimiz sızlayarak hissetmeye başladık.

Bu düşüncede olan derneklerimiz ellerinden geldiği kadar Artvin için bir şeyler yapmaya gayret ediyorlar. Artvin in en büyük sorununun bürokrasi olduğunu düşünüyorum. Orada yasalar bir başka işliyor. Bu nedenle de İl ve ilçe Derneklerimiz her köy için uğraş vermesi mümkün olmadığı için 2007 yılında Artvin İli Ardanuç İlçesi Kutlu Köyü Yardımlaşma Dayanışma Kalkındırma ve Kültür Derneği Kısa Adı KUTLU-DER adında bir dernek kurduk. Derneğimizin Genel Merkezi Ankara’dadır.

Köyümüz Ardanuç İlçemize Yaklaşık olarak 37 kilometredir. Köy yolumuz Ardanuç ilçemizle Şavşat ilçemizi bir birine bağlayan en kestirme yoldur. Yani bu yol yaklaşık Ardanuç ve Şavşat ilçelerinin de olmak üzere yaklaşık 35 pare köyün yoludur. Diğer bir deyişle bir grup yoludur.

Biliyoruz ki Devletimiz, Tarihi eserlerin korunması Turizmin geliştirilmesi ve grup yollarına önem veriyor. Ben bu vesile olarak tam 20 yıldır. Köyümüzün yolunun asfaltlanması için çeşitli kurum ve kuruluşlara şahsen müracaat ettim ama hiçbir sonuç alamadım. Ayrıca Köyümüz bağlar mevkiinde bulunan Tarihi eserimizin restore edilerek turizme kazandırması için TBMM Dilekçe komisyonundan karar aldırmama rağmen 20 yıldır başaramadım.

Yaylamız ise tarif etmeye bile gerek yok çünkü bir eşinin daha olduğunu düşünmüyorum. Bakıyorum her yöre kendi kültürü ile yaşamaya çalışırken biz de de tam tersi oldu. Okullar kapatıldı göç erozyonu yaşandı.

Yukarıda bahsettiğim konular başta olmak üzere beni ve benim gibi düşünen arkadaşlarımızı Dernek kurmaya mecbur bıraktı.

Derneğimiz kurulduktan sonra işler biraz az daha değişti. En azından yazdığımız yazının artık bir cevabı olmaya başladı.

Eskiden pancarcı adı verdiğimiz eğlencemiz yüz yıl yapılmış bizlerde bu geleneği hafif şekillendirerek Festival şekline dönüştürerek KUTLU KÖYÜ KALE VE YAYLA FESTİVALİ ni organize ederek Köyümüzden göç eden insanları yazın Festival tarihine izinlerini veya zamanlarını ayarlatıp gelmelerini temin ettik.

Kültürümüzü anlatmakla bitiremeyiz, mesela Kayın ağacına hiçbir zarar vermeden kabuklarından ince bir tabaka alınarak yapılan KAYIN sakızının tanıtımı yapıldı bu TRT kayıtlarında mevcuttur.

Daha sonra ise Kültür Bakanlığına Müracaat ederek Köyümüz Bağlar mevkiindeki Tarihi eserin hakkında bilgi istedik ve o festivalde izleyicilerimize anlatılsın ve artık duyulsun Bu tarihi yapıt Derneğimiz Aracılığıyla Prf.Dr. Osman Aytekin ve Arkeolog Elmas Kaya Tarafından yerinde incelendi. Derneğimize yazılı olarak belgelenmek üzere kayıt altına alındı buranın Bagratlı kral ailesinin sarayı olduğu belirlendi.

İlçemiz kurulalı, yaklaşık 50 yılı geçmiş 49 pare köyü var. Her yıl bir köyün asfaltı yapılmış olsa idi şimdi asfaltsız köy kalmayacaktı. Ama taleplerimiz hep yalan ve boş yazışma yapıyoruz gelen cevabı yazıda makineli bakım yapılacaktır. Geliyorlar toprağı düzeltip gidiyorlar ve köye giden her vatandaşın arabasının oynamadık vidası kalmıyor. Gidip geldiğimizde ise arabada bir sürü hasar oluşuyor.

Yollarımızın asfaltlanması, Tarihi eserimizin Artvin Valiliği Artvin Kültür Müdürlüğü kısacası Artvin de gezilecek yerler listesine alınması.

Birini satsan diğerinin mahkeme masrafını karşılamayacak arazilerimizin Kadastro nedeniyle elimizden alınması veya başkalarının üstüne yazılması veya orman arazisi olarak kayıtlara geçmesinin düzeltilmesi vatandaşa ağır geldiğinden yeniden yapılandırılması için devleti vatandaş yanında görmesi.

Yayla turizminin genişletilmesi için taleplerimizin ilgili yerlere ulaştırılması. Ayrıca taleplerimdir.

 Rasim hoca

Köyümüzle ilgili olarak

http://www. kutlu-der.org.tr  adresinden Tarihi eserlerimiz bölümünden resim ve bilgi almanız mümkündür.

Hoşça kal

 Yayınlandığında bilgim olursa sevinirim.   

Demiştim.

Daha sonra beni aradı oda yetmezmiş gibi birde Artvin 08 gazetesi gönderdi. Bir gazeteye baktım. Bir de köyüme birde yapılanlara. Dedim ki bir köy bir yazar gözünde böyle anlatılıyorsa Kurulan Bu dernek amacına ulaşmış görevin kutsallığını o gün daha iyi anladım. 2011 yılındaki acil isteklerimizden günümüze ulaşan ve yapılanlara bir göz gezdirmek lazım yüzde kaçını başarmışız.

Bu anıyı 31.12.2020 gecesi eldeki imkânlar çerçevesinde sevgili şairlerimizin mücadelesi haklılığı ve hala umutların canlı olduğu gerçeğini beraberinde getirmiş.

İyi ki o köyde doğmuşuz sevgilerimle 01.01.2021

Yeni yıl herkese sağlık huzur ve barışı beraberinde getirsin.

İŞTE YAZAR GÖZÜYLE

 

OZANLAR OCAĞI GORAŞET 1.

 

Ardanuç Belediye Başkanı Sayın Yıldırım Demir ile daha önceden konuştuğumuz üzere 8-9-10 Temmuz günlerinde yapılacak olan Geleneksel Kutlu Köyü Kale ve Yayla Festivali açılışına birlikte gidecektik.

 

Açılışa yetişemezsek de  festivalin ilk günü saat 14.00’te başkanın makamına gittiğimde beni beklediklerini söyledi. Tam kalkmak üzere iken haber geldi Ardanuç Adliyesi Savcısının tayini çıkmış vedalaşmak için başkana uğrayacakmış.

 

Savcı Tuğba Bodur

Bir süre sonra Savcı Tuğba Bodur geldiler. Savcı genç bir arkadaş. İlk görev yeri olarak iki yıldır Ardanuç’ta görev yapmaktaymış. Şimdi ise Denizli ‘ye gidiyor. Çok uzak olduğunu söylediği Ardanuç’tan gitmekle memleketi Antalya’ya biraz daha yakınlaşmış olmanın sevincini yaşadığı gözlerinden okunuyor.

 

Savcı Hanıma, gittiği yerde Ardanuç’u nasıl anlatacağını sordum.

 

“Bilmek zorunda olanların bildiği bir yer” olarak tanımladığı Ardanuç’a, insanların gelip gitmelerini, burayı tanımalarını istediğini söyledi. Yine insanları konusunda genel düşüncesini sorduğumda ise: İnsanların birbirlerine ve yaşam haklarına oldukça saygılı olduklarını, yine insanlarının eğitimli ve bilinçli olduğu için çok sorun çıkmadığını söyleyerek ilçede suç oranındaki düşüklüğün bu söyledikleri yanında, nüfus oranıyla da ilintili olduğunu ekliyor.

 

Tuğba Hanım bizden ayrılınca bizde yola çıkmak üzere Sayın Yıldırım Demir ve İl Genel Meclis Üyesi Dinçer Keser’le birlikte araca biniyoruz. Hızlı sürücümüz Tacettin, o daracık köy yollarını fırtına gibi dönüyor. Ara bir arka koltukta olmama rağmen korkudan fren yapıyor olsam da aslında Tacettin’in hızlı oluşu kadar dikkatli ve reflekslerinin kuvvetli olduğunu da biliyorum. Tacettin Bey, sadece sürücü değil, iyi bir yol arkadaşı. Gittiğimiz yerde üşümeyelim diye hepimize yetesiyelik mont-parka filanda almış. Ne kadar haklı ve öngörülü olduğunu dağa çıktığımızda daha iyi anlıyoruz.

 

Yol boyunca sohbetimiz politik çizgide yoğunlaşıyor..

 

Gitmekte olduğumuz Kutlu köyü güzergâhındaki köylerden bazılarını geçtiğimiz yıl “Gittim, Gördüm, Yazdım” başlıklı dizi yazımda anlatmış olduğum için yeniden söz etmeyeceğim. Bu bölgedeki köyler “GÜRCÜ KOLU” diye anılmaktadır. Gürcü Kolu deyince bir şiirimi anımsadım:

 

Kervani der zalım gurbet elinden

Ben usandım o tükenmez yolundan

Dere Boğazından Gürcü Kolundan

Gider iken dönüp dönüp ağladım

Ağlayıpta karaları bağladım.

(Artvin’e Ağıt şiirimden)

 

Samushğarı (Irmaklar) köyünü geçtikten bir süre sonra sağda Karsniya (şimdiki adı Kapı) köyü gözüküyor. Karsniya’ya ayrılmadan aynı güzergâhtan bir süre devam ettikten sonra, sağa dağ yoluna saparak bir tepenin başında içerisinde küçük bir göletin bulunduğu düz bir çayırlığa kurulu festival alanı önümüze çıkıverdi..

Festival alanı

 

Araçtan indiğimizde alandan kalabalık bir grubun davul zurna eşliğinde bize doğru yöneldiğini görüyoruz. Grubun içinde köy muhtarından festivalin düzenleyicisi KUTLU- DER (Artvin Ardanuç Kutlu Köyü Yardımlaşma Dayanışma Kalkındırma ve Kültür Derneği) başkanı ve yöneticileri, kadınlı erkekli köylüler bizi karşıladılar. Yine grubun içinde, elinde bastonu ile ünlü şairlerimizden Osman Kaya, Tekin Kılıç, Gurbet dergisini çıkaran Kenan Balcı KUTLU-DER başkanı İsmail Öztürk, dernek genel sekreteri Osman Ketenci, muhtar Fehimdar Bayraktutan ve birçok tanıdık sima ile sarmaş dolaş kucaklaştık.

Karşılama

 

Bu karşılama bende oldukça duygusal bir etki yarattı. Dahası beni eskilere götürdü.

 

Eskiden düğünlerde; düğün evine yeni gelen konuklar, ya da kız tarafı davul-zurna eşliğinde karşılanır, sıcak hoş bir görüşmenin ardından tekrar müzik eşliğinde hep birlikte düğün evine yürünürdü. Kim bilir bu ortamı yaşamayalı kaç yıl geçmişti aradan. Kendimi konuk olmaktan öte gurbetten dönen bu köylülerden biri gibi hissettim.

 

Rasim Yılmaz ve Osman Kaya Goraşetlilerle birlikte

 

Anladım ki memleketimin insanları nerede olurlarsa olsunlar, nerede yaşarlarsa yaşasınlar sıcak kanılılıklarını hep korumuş, geleneklerini, kültürlerini hâlâ yaşıyor ve yaşatmak istiyor. Dahası kendimi o fazlaca alışık olduğumuz festival ortamında değil, yakın bir aile içerisinde hissettim.

 

Tanışıp görüşmelerin ardından ilk iş horonda yerimizi almak oldu. Arkasından mikrofonda Yıldırım Başkanın sesi duyuldu.

Ardanuç Belediye Başkanı Yıldırım Demir konuşurken

 

Başkan, festivalin önemine değinerek, bu tür etkinliklerin yılda bir kez de olsa gurbetçilerin köylerine gelmesine bir araç olduğunun önemine vurgu yaptı. Ayrıca başkan, köylerin bu tür etkinlikleri sürdürmesi gerektiğini belirterek, bölgesel festivalin teke indirilmesi gerektiği önerisinde bulundu.

Yıldırım Demir ve Dinçer Keser Goraşetlılarla

 

Aslında başkan doğru bir tutum sergilemişti. Çünkü köylerde giderek çoğalan festival türü etkinlikler; İlçe bazında gücün bölünerek azalmasına giderek makro milliyetçi bölgeci bir yapının ortaya çıkmasına ve kaynakların hesapsıza kullanılmasına neden olmakta. Bununla ilgili görüş ve önerilerimi ayrı bir yazı konusu olarak işlemek istediğim için şimdilik başkanın önerisinin doğru ve önemli bir öneri olduğunu söylemekle yetinmek istiyorum.

 

KOMPLOCU GORAŞETLİLER!

 

Rasim Yılmaz (Fotoğraf: Osman Ketenci)

 

Alanda konuşmak isteyip, istemediğim sorulmuştu. Bende kesinlikle konuşmak istemediğimi belirtmiştim. Ayrıca müzik programı yapıp yapamayacağım konusunda görüşüm sorulduğunda yanımda bağlamam olmadığı için yapamayacağımı belirtmiştim. Başkanın konuşmasının ardından adım anons edilince ister istemez konuşmaya mecbur kaldım. Bu yetmezmiş gibi arkasından yine anons ederek bağlama çalmam istenince yapacak bir şey kalmamıştı. Sahnedeki bağlamayla işe koyulduk. Ama işin doğrusunu söylemek gerekirse, iyi ki de komplo hazırlamışlar. Çünkü bu güzel insanlarla türkülerimizi ve oyunlarımızı paylaşmanın tadı bir başkaydı.

Rasim Yılmaz (Fotoğraf: Osman Ketenci)

 

Bu güzel paylaşımlara, köyün kadın şairlerinden Hakime Abla (Balcı) ile sohbetimle devam ettim.

 

MANİLER

Hakime Balcı

73 yaşında Kutlu Köyü doğumlu.

Dursun Balcı ile 51 yıllık evli. Okula gitmemiş. 4 kız kardeşlermiş ve sadece bir kardeşi okuyabilmiş.

Biri kız iki çocuk annesi. İki de torunu var

Derleyen : Rasim Yılmaz

Derleme tarihi: 8 Temmuz 2011

 

Meni meni mendilden

Mumlar yanar kandilden

Kız gel meni diyelim

Sen dudaktan ben dilden

 

Meniyi baştan söyle

Kalemin kaştan söyle

Karnımın açlığı var

Ekmekten aştan söyler

 

 

Hakime Balcı, Rasim Yılmaz, Dursun Balcı

Meni meni mendavur

Suyun kaldır bende vur

Ezelden yaralıyam

Bir ok kaldır sende vur

 

Dertliyem yaralıyım

Hiç bilmem nereliyim

Her ağaç çiçek açmış

Ben yine karalıyam

 

Tarlalar iki kattan

Yarım düşersin attan

Seni bize götürsem

Korkarım Hükümettan

 

Tarlalarda çeperler

Yıkılmışta yaparlar

Bir yandan ateş almış

Bir yandan su serperler

 

 

Kaya dibin saz olur

Gül açılır yaz olur

Ben yâre gül diyemem

Gülün ömrü az olur

 

Kayalığın yoludur

Yağmur değil doludur

Üstüme bulut geldi

Sandım yârin koludur

 

Bu dere buz bağlamış

Dibin yaldız bağlamış

Yar beni görememiş

Oturmuşta ağlamış.

 

Eğil kavağım eğil

Selvi kavağım eğil

Sınanmamış yiğide

Bel bağlamak ey değil

 

Kavağa gazel indi

Dibine güzel indi

Yar seninle gelirim

Annemden izin geldi

 

Yolda buldum çilpara

Baktım yazısı kara

Senin sözün bumuydu

Dönekçi yüzü kara

 

GORAŞET (ŞİMDİKİ ADI KUTLU) KÖYÜ

Köy, 81 nüfus, kışın 28’e düşen hane sayısı yazın 90’a çıkıyormuş.

Köyün büyük bölümü Adapazarı, Bursa, İzmit, Ankara, İstanbul gibi kentlere göç etmiş. Köyde sadece 3 hane yaylacılık yapıyormuş. Kışın köyde kalan çocuk yok, 1986’da okul kapanmış. Yollar kışın dâhil sürekli açık kalıyormuş.

 

Yıldırım Demir ve Osman Ketenci

Köyün kuruluş öyküsü:

Kesin tarihi bilinmemekle beraber adının Petrik İsman Metin Kalesi olarak bilinen, köyün bağlarında bulunan kaleyi Zaman, Manan, Mazman ve Kurikat adındaki dört kardeş yaptırmış. Kalenin yeri ise yerleşim yerinden gözden uzak, etrafı dik yamaçlarla çevrili bir vadi içerisinde verimli topraklar üzerinde kurulmuş.

Etrafı sık ormanlarla kaplı olduğu için yaban hayvanları bulunmaktaymış. Bu dört kardeş bir gün avlanmak için çevreyi dolaşmaya çıkmışlar. Köyün şimdiki yerine geldiklerinde bu bölgede çok güzel suların olduğunu görmüşler. Sonraları da avlanmaya çıktıklarında bu suların çıktığı kaynaklara gelirlermiş. Zamanla suların kaynağının bulunduğu yerlerde birer ev yaparak yerleşmeyi düşünmüşler. Adı Zaman olan, bugün Zamiyangil denen yerde, Manan, bugün Manangil denen yerde, Mazman, bugünkü Kadigil ve Kayagil denen yerde, Kurikat ise, bugünkü Aligil denen yerde bulunan suların yanında ev yaparak ilk yerleşim adımını atmışlar. Daha sonra bu kardeşlerin nesillerinden kalanlar bu yerleri yurt edinmişler.

NOT: Zamiyangilin pınara, sonradan Körhanın suyu, Manangilin suya, Kodana, Mazmanın suyuna, Tahmola, Kurikatın suyuna ise, Kurikin suyu denilmiştir.

(Kaynak: Davut Ketenci, Derleyen : Arslan Ketenci)

 

Köy Muhtarı:

Kutlu Köyü Muhtarı Fehimdar Bayraktutan, baştaBelediye başkanı olmak üzere katkı sunanlar teşekkür etmek istediğini yazmamı isteyerek köyün özellik ve güzelliklerini anlatarak emeklilere köye dönmeleri için çağrı yapıyor. Ayrıca köyde birde tarihi BEDRİKİSVAN kervansarayının olduğunu söylüyor.

Dernek Başkanı: İsmail Öztürk

KUTLU-DER Başkanı İsmail Öztürk ise: Ankara’da Keçiören’de ikamet ediyor. Bu festivali düzenlemelerindeki temel amacın: kültürlerini yaşatarak gençler aktarılmasını sağlamak, köye katkı sunmak, bu festival sayesinde gurbetteki köylülerin yılda bir kerede olsa köye gelerek gençlerin tanışmasını sağlamak, unutmalarının önüne geçmek olduğunu söylüyor. Acil sorun olarak ise köyün kanalizasyon sorununu gördüklerini açıklayan başkan, seneye herkesi köye gelmeye ve bu etkinliklere katkı sağlamaya çağırıyor.

GÜLESER KILIÇ

90 yaşında Güleser Nine (Kılıç) 6 çocuk annesi, 15 torun sahibi. Eşi öleli 35 yıl olmuş. Eşine hürmeten hiç evlenmeyi düşünmemiş.

Nine, 90 yaşında olmasına rağmen sağlam bir hafızaya sahip. Yaşlılıktan ötürü üşüdüğünü söylüyor. Halbuki üzerimde mont olduğu halde bende üşüyorum. Yani orada herkes üşüyor. Dağ başında sayılırız… Akşam vakti yaklaştıkça hava iyice serinlemeye başladı. Hava soğuk ve ortalığı sis kapladı. Biraz önce Ankara’dan bir arkadaşım telefon etmiş sıcaktan kavrulduklarını belirtmişti. Bense üzerimizde montlarla ateşin karşısında ısınmaya çalıştığımızı söyleyince inanmış gibi yapsa da muhtemelen bana inanmamıştı.

Yıldırım başkan bu köyün kadınlarının, diğer yörelerden rahatlıkla ayırt edilebilecek özelliğe sahip gırtlak yapılarının olduğunu söylemişti. Bu özelliklerini test edecek kadar zamanım olmadı ama gördüğüm kadarıyla buranın insanları sağlam bir hafızaya sahiptiler.

Güleser Nine o güzel sesiyle tek bir sözcüğünde bile duraksamadan Pir Sultan Abdal’dan deyiş söyledi.

Şu Karşı Yaylada Göç Katar Katar

Şu karşı yaylada göç katar katar

Bir Yiğidin Derdi Serimde Tüter

Bu ayrılık bana ölümden beter

Geçti dost kervanı eyleme beni.

 

Şu benim sevdiğim nerde oturur

Bir güzelin derdi beni bitirir

Bu ayrılık bana zulüm getirir

Geçti dost kervanı eyleme beni

 

Pirsultan Abdalım kalkın aşalım

Çıkıp şu dağlarda engin düşelim

Çok nimetin yedim helâlaşalım

Geçti dost kervanı eyleme beni.

 

Zekiye-İsmet Kaya

Bu kez Zekiye Ablanın (Kaya) çayını içiyoruz. Bir taraftan da protokol çadırından çağrılıyorum. Ama muhabbetten ayrılmak kolay değil ki!

Bu kez muhabbeteZekiye Ablanın eşi İsmet Kaya karışıyor. İsmet ağabey mukallit bir adam. Zekiye Abla için, “Görücüye çıkardıklarında boylu poslu biri olarak gördüm, meğer ne ki ben beğeneyim diye uzun etek giydirerek taşın üzerine çıkarmışlar” diyor. Tabi ben inanmıyorum. Zır iftira… Çünkü çaktırmadan sorup soruşturuyorum ki Zekiye Abla ile aynı köylü olmanın yanında üstelikte akraba. Esirgemeden inanmamışlığımı yüzüne vuruyorum.

Ve anlatımına devam ediyor: “Bizim hanım hastalığı çok sever. Hastalık Goraşet’e gelince bu sırtlardan bağırır”: “Heyy… Goraşetliler, ben hastalığım kim beni misafir edecek. Bizim hanım ses verir. Gel gel bizim ev müsaittir. Hastalık bizim eve mitili bir serdi mi bir daha da bahara kadar gitmek bilmez (gülüşmeler). Bu da doğru değil çünkü maşallah Zekiye Abla sapasağlam. Öyle olur olmaz hastalığa filan gördüm diyecek çorli takımından değil.

İsmet Bey, 2009’da Festival Ağası olan 4-5 yaşlarındaki torununu ise yanından hiç ayırmıyor.

“Bu sene gene ağalık gözüküyor mu? diye sorduğumda “Eh bir kaşıntı var ama bakalım şeklinde karşılık veriyor.

Dönerci

Nedense bu kez protokol çadırından döner yeme önerisine hayır demek içimden gelmiyor. Geçmişte buraların dönerinin kolesterol yapmadığını yazmıştım. Şimdilik ben döner yemeye gidiyorum arkadaşlar, Cumaya görüşmek üzere kendinize iyi bakınız…

Fotoğraf: Rasim Yılmaz

 (21 Ekim 2011 Cuma günü “SILAYA DOĞRU 10/2.BÖLÜM” –Osman Ketenci’nin anlayımları ve Goreşetli Ozanlar)

YORUM GÖNDERYorumlarınızı göndermek için alt kısımdaki formu kullanabilirsiniz.