AŞIK SEYRANİ
Aşık Seyrani, 19. Yüzyılın önemli halk şairlerinden biridir. Seyran inin bestelenmiş olan pek çok şiiri gerek halk müziği ve gerekse de Türk sanat müziği repertuarında yerini almıştır. Asıl adı Mehmet olan Seyrani, Kayseri nin Develi ( everek ) ilçesinde 1800 yılında dünyaya gelmiştir. Kendisinin fazla gezip dolaşmasından dolayı bu ismi aldığı söylenir. Seyrani’nin ünlenmesinde sosyal hayattaki haksızlıklar ve yolsuzluklar karşısında cesurca söylediği taşlamalarının önemli yeri vardır.
Alemde bir devir dönüyor amma
Devri İngiliz mi Frenk mi bilmem
Halli asan değil müşgil muamma
Zülmi zalim göğe direkmi bilmem
Asıl adı Mehmet olan Seyrani Develi’nin Elbiz dağlarında kaybolduktan bir hafta sonra baygın vaziyette bulunur. 15 yaşında ki Mehmet kendine geldiğinde bir tuhaftır ve Seyrani olarak ilk deyişini söyler.
Bu gece uykuda gördüm bir mana
Ne ben yorabildim ne de yoran var
Erenler bir nişan dikmiş meydana
Ne ben vurabildim ne de vuran var
Bülbül olur güle binbir müsemma
Marifet değildir ilmi muamma
Seyrani’yim benim derdim çok amma
Ne ben derim ne derdimi soran var
1830 lu yıllarda İstanbul a giden Seyrani 40 kadar halk şairiyle birlikte saraya davet edilerek Padişah Abdulmecit’in huzuruna çıkar. Saray tarafından düzenlenen çeşitli yarışmalara katılır, dönemin ünlü halk şairleriyle atışmalar yaparak hünerlerini sergiler. Fakat Seyrani’nin doğruluktan ve iyilikten yana bir yapısının olması haksızlıkları dile getirmesini beraberinde getirir.
Gelmez artık şu dünyanın iyisi
Vezir olmuş has ahırın seyisi
İtin emmisidir kurdun dayısı
Sürüyü güdecek çoban kalmadı
Topkapı sarayı varken, halk sefalet ve yoksulluk içindeyken, sultan Abdulmecit tarafından Dolmabahçe sarayının inşa edilmesini Seyrani şu mısralarla tenkit eder.
Seyrani yüreğim yandı köz oldu
Gidelim bu yerden mevsim yaz oldu
Eski sarayları beğenmez oldu
Yere sığmaz oldu sultan olanlar
Bir süre sonra saraya karşı kullandığı dilden dolayı İstanbul dan kaçarak ayrılmak zorunda kalır.
Yedi yıl eylendi kaldı seyrani
Bütün tahsil etti ilmi irfani
sendeyken her türlü mürüvvet kani
Bulmadım derdime çare İstanbul
İstanbul da barınamayan seyrani Develi den Halep e oradan da mısır a gider. Arap coğrafyasında ki hayatı üç yıl sürer.
Aşkın sermayesi kara bağlattı
Bazen düşündürdü bazen ağlattı
Kader seyrani’yi Halep e attı
Çıkmayan bu candan bezer ağlarım
Seyrani’nin yare dönmez yolları
Başa zindan oldu Halep çölleri
Sert esiyor bana seher yelleri
Nazlı yardan selam gelmez ağlarım
Kaynaklar Seyrani’nin 1866 da Develi de vefat ettiğini yazmaktadır.
Kaynak: Rıza Süreyya, AŞIK SEYRANİ kitabı
Derleyen: Kenan Balcı